Ne Okudum ; İçimizdeki Şeytan

by - 02:14

İlk Yayınlanma Tarihi: 1940
Yazar: Sabahattin Ali
Tür: Edebi Kurgu

"İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..."

"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı?" 

Sabahattin Ali'yi Kürk Mantolu Madonna kitabından sonra keşfeden biriyim .Bu kitabını da merakla aldım ve 1 haftada okudum.Kitabı okuduktan sonra farkettim ki Sabahattin Ali kitaplarında özellikle insan psikolojisine çok önem vermiş ve betimlemeleriyle uzun uzun bunu bizlere aktarmış.Edebi dilinin doyuruculuğu ile açıkçası ben bu kitabını daha çok beğendim.Dönemin aydınlarına da dokundurmaların olduğu kitabın konusundan başlayarak yazımıza giriş yapalım.

Kitap varoluş sıkıntıları çeken,aslında tam da bizleri yansıtan,entelektüel düşünen,çok düşünen ama işleve dökemeyen bir karakter olan Ömer'in vapurda görüp ilk görüşte aşık olduğu Macide'yle tanışması ile başlıyor.Kitap aslında Macide'nin Ömer ile aynı yolda yürümeye(spoiler vermemek adına,okuyanlar anladı) başladıkları andan itibaren başlıyor.Bundan sonra hem Ömer'in gözünden hem de Macide'nin,Bedri'nin gözünden yaşadıkları içsel,psikolojik savaşlara tanık oluyoruz.

Kitapta insan analizlerine,insan karakterlerine özellikle vurgu yapılmış.Aslında günümüzde hala yaşanan olayları,içsel çöküşleri anlatması kitabı bana sevdiren taraflardan biri oldu.Ayrıca kitabı okumadan bir kaç araştırma yapmıştım ve kitapta geçen çoğu aydının aslında tanıdığımız isimler olduğunu görmüştüm.Bilmeyenler için romandaki Nihat karakteri arkadaşı olan Nihal Atsız,Nihat ile beraber çıkardıkları dergi de Atsız Mecmua,İsmet Şerif Peyami safa,Profesör Hikmet Necip Fazıl imiş.Özellikle Atsız bu kitaba o kadar içerlemiş ki bir destan dolusu ayar çekerek Sabahattin Ali'ye eleştiri deyip geçilemeyecek kötü sözler sarf etmiş. Bunun yersiz ve boş olduğunu düşünsem de yazıyı merak edenler için link ekledim.

Bu kitabı bir aşk romanı,klasik roman gibi okumak yerine uzun uzun düşünerek okumak gerektiğini düşünenlerdenim.Kitapta özellikle Macide'nin Ömer'e yazdığı mektupta ;
"daha yazacak birçok şeyler aklıma geliyor… Ne faydası var?.. Oturup saatlerce konuşsak gene bitecek gibi değil… Halbuki biz beraber yaşamaya başladıktan sonra ne kadar az konuştuk… Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yok muydu? Neden?.. Neden uzun uzun dertleşmedik? Belki o zaman birçok şeyler başka türlü olurdu… "
sözleri beni derinden etkiledi.Ne kadar da gerçek,süregelen bir söz değil mi? Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yok muydu? Aslında ne kadar yıl da geçse ,modern çağ vs. sözleri yankılansa da biz aynı biz.İnsanoğlu değişmiyor,davranışlar aynı kalıyor.Kitabın sonu da dahil her şeyiyle gerçeği yansıttığını düşünüyorum.İçimizdeki Şeytan'ın sonu aslında beklediğim bir son olsa da içimde bir yumru bıraktığını söylemeden geçmeyeyim. Kitabı tekrar tekrar okuyarak farklı şeyler görebileceğimiz bir kitap bence.Betimlemelere takılmayın,okuduğunuzu düşünüyorsanız da tekrar okuyun.
Okumayanlar da en kısa zamanda okusun derim.
Sevgiler.


Bunlarda İlgini Çekebilir

4 kişi dedi ki

  1. içimizdeki şeytanla baş etmeyi mi anlatıyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ilk alıntıladığım sözde detaylarını veriyor kitap.İçimizdeki tembelliği,cahilliği,iradesizliği anlatıyor kitap.Bunlarla baş edemeyen birini...

      Sil
  2. Mektuptan çok etkilendim ve listeme ekledim.Teşekkürler :)

    YanıtlaSil

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe